
................
" Leylâ'nın hasreti, hicranı, firkati içimi yaksın istiyordum. Efendim Fuzûlî böyle diyordu zaten.
İçimdeki aşk ateşini söndürmeye gözümden su serpeyim istiyordum. Ama yangınım çok büyümüştü, gözyaşlarım söndürmeye yetmiyor, bilakis alevlerini çoğaltıyordu.
Alevler çoğaldıkça gözlerim daha çok yaş döküyor, daha çok su serpilince alevler daha da büyüyor ve bu kısır döngü ile hem su hem de ateş aşkımın içinde büyüyorlardı. Gün gelecek gözyaşlarım beni boğacak diye düşünüyordum.
Bir mum gibiydim.
Başımda sevda ateşi, gözlerimde yaş ve bedenim durmadan eriyor, can ipliğim durmadan yanıyordu.
Gözyaşlarımın içinde boğulmaya ramak kalmıştı... "
Babil de Ölüm İstanbul da Aşk'tan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder