Selametle Yolcu...

Fani dünyada nerelerden geçmedik, nerelere uğramadık ki... Şimdi de bu sayfadan geçtiyse yolun, sana da selam dostum... Yolun açık, vardığın yer gün gibi aydın olsun..

3 Nisan 2008 Perşembe

Bir Leyla İki Mecnun...


İkisi de Ben Mecnûn'um diyordu.

Devrin padişahının kulağına ulaştı iki Mecnûn'un varlığı... Olmamalı idi böyle bir şey!! Öyle ya şu koca âlemde tek bir Leylâ var; nasıl olur iki Mecnûn!?...

Birisi aşkında kesinlikle sahtekârdı padişaha göre...

Ferman çıkardı padişah tez gele her iki Mecnûn olma iddiasındakiler!

Ferman padişahın, derhal huzura getirildi iki Mecnûn'da...

Padişah sordu:

Bir Leylâ var ne ola ki iki Mecnûn? Birinizden biriniz yalancı, sahtekâr! İşimi uzatmayın, hanginiz söyleyin bana hakiki Mecnûn!?..

İkisi birden dediler:

Padişahım Mecnûn benim!

Padişah imtihan ederim, yazık olur size, doğruyu söyleyin! dedi. İkisi birden yine imtihanına razıyız ey ulu hükümdar" dediler.

Padişah emir buyurdu, hemen kütük ve balta gelsin! Hanginiz hakiki Mecnûn şimdi anlayacağız dedi. Leylâ'ya olan aşkı için kim elini kestirirse onun Mecnûn olduğunu anlayacağım...

Derhal atıldı Mecnûn'luk iddiasında bulunanlardan biri:

Kes hünkârım! Bu el Leylâ'ma kurban olsun!

Koydu elini kütüğe, baltayı vurdu cellat ve eli kesik halde feryâd etti o :

Leylâ'm! Leyla'm!...

Diğer Mecnûnluk iddiasında olana yöneldi cellat: Hadi bakalım sıra sende anlayacağız şimdi sen mi Mecnûn; o mu Mecnûn!...

Mecnûn, öyle bir bakışla baktı ki cellada, cellad korkusundan üç beş adım geriledi.

Behey adam! dedi Mecnûn.. Behey adam!


Ben Leylâ'mın elini kestirmem!!!!!!!!!!

Hiç yorum yok: