
Kelime sustu. Kız sustu. Bakındılar birbirlerine. Sen hep oradaydın dedi kız. Kelimenin başı önde. Hiç konuşmamıştı ki. Ne söylemiş olursa olsun kız, bir hayat dahi olsa kızın dudaklarında susardı kelime. Hep susardı. Ve hep sustu. Uçurum kenarında dururdu kız. Orda doğduğuna inanırdı. Kopamazdı bu yüzden öz vatanından. Bir yere gitmesi gerekse toplar uçurumunu öyle giderdi. Sağlamdı bastığı yer, düşmesi imkânsız. Çünkü tam ayağının altındaydı kelime. Düşmesinin önünde, engelinde. Ve sussa da kelime, anlaşırlardı. Kız hep konuşturmak isterdi kelimeyi; ama kelimenin sakatlığı dilinden diye kandırırdı ısrarını. Uzun uzun konuşur, her konuşmasının sonunda ona danışırdı. Gülüp haline devam ederdi cümlelerine. En çok kelimeye adını sorduğunda kızmıştı kız. Çünkü cevap aynı sessizlikti. Adını bile söylemezken niye uçurumla aramdaki boşluktasın, niye engelsin diye kaç kez bağırmıştı kelimenin yüzüne avazı çıktığı kadar. Ama aynı renkti kelimenin susmasındaki ton.
Bir gün canı çok sıkkın, rengi benzi atmış duruyordu kız. Kelime korktu halinden. Soramadı da, ayağının altında kımıldadı biraz. Anladı kız. Niye merak ediyorsun ki, sanane benden dedi. Üzüldü kelime öylece. Boşluktayım dedi kız. Bir adım kara. Kendime baktıkça körlüğüm artıyor. Nerdeyim? Niye buradayım? Kimim ya da? Sevdiğimi zannettiklerimin yalanlarıyla yanmak ve yanmak. Yoruldum. Yoruldum kimliksizliğimden. Ve kimliksizliğimin bedelinden. Eceli yok mudur bu kimliksizliğin diye ekledi. Sesi kısıktı. Yüzünde içindeki yangın için çırpınan yaşlar. Kelime kıvrandı. Gülümsedi kız. Üzülme dedi, biliyorum konuşamıyorsun ama yine de üzülme. Ama belki de, dedi, sonra sesini yükselterek ve ani bir hareketle. Uçurum çözüm olur, evet evet uçurum çözüm olur. En iyisi bu, sen de kurtulursun yükümden. Büyük bir dehşet kapladı kelimenin içini. Aldırmadı kız devam etti. Hayır, hayır der gibiydi kelimenin kıvranışı. Seni hep sevdim dedi kız, aramızda sürekli bir sessizlik olmuş olsa da. Uçuruma doğru yöneldi. Kelimeden bir an bir ses duyuldu; dur! Kız şaşırdı. Durdu ama durmuş olsa da düşmesi devam etti. Anlamadı önce sonra fark etti ayağının altındaki boşluğu. Kelime konuştuğu an kaydı ayağı. Düşüyordu ama yine de yüzünde kocaman bir gülücük vardı. Kelime hıçkırıklarla bağırıyordu hayırrrrr! Kız, üzülme dedi düşerken, üzülme ve söylesene adın neydi. Kelime donuk ve acı bir sesle ‘gerçek’ dedi.
Elif Yılmaz
1 yorum:
hayat gerçeklerden ibaret dimi? susmak zorunda kalırsın, susarsın susarsın... konuşmak istersin, iş işten geçmiştir. üzülürsün ama elden gelir? ama gerçek ortaya çıkmıştır. sessizlik boşuna değilmiş
Yorum Gönder