Selametle Yolcu...

Fani dünyada nerelerden geçmedik, nerelere uğramadık ki... Şimdi de bu sayfadan geçtiyse yolun, sana da selam dostum... Yolun açık, vardığın yer gün gibi aydın olsun..

15 Aralık 2011 Perşembe

Tanrı Senden Kusursuzluk Beklemez...

Dostların bile çoğu kez senden hatasızlık bekliyor senden. Hata ettiğinde şaşırıyorlar, küsüyorlar, hatalarını bir türlü yakıştıramıyorlar sana. Bilmeden hata etsen bile affetmekte zorlanıyorlar. Yanlışından dönsen de, eskisi kadar kolay sevemiyorlar. Hata ettiğinde gözden düşüyorsun. Oysa Rabbin hata edebileceğini biliyor.
Yaratan bilmez mi?
Kusurların olabileceğini sana açıkça söylüyor. Bağışlayacağını en başından kulağına fısıldıyor. Senden sadece hatanı kabullenmeni istiyor. İçten içe duyduğun pişmanlığı bile özür sayıyor. Affediyor, affederek seviyor, severek affediyor. O senden kusursuzluk beklemiyor. Ancak kusursuz biri kusursuzluk beklentisinde olmaz. Ve sorarım sana kusursuzluk beklentisi başlı başına bir kusur değil midir? Sevenler seni yaptığın hatalarda yüzüstü bırakmadı mı, eleştirip mahkum etmedi mi? Ya Rabbine karşı yaptığın hatalar….Saysan kaç sıfırlı rakam eder, üst üste yığsan yerden göğe yol olur. Ama bak O seni sevmeye devam ediyor ki seni hediyelere boğmaktan geri durmuyor. Yeryüzünün nimetlerini önüne seriyor, sana ummadığın yerden ummadığın armağanlar gönderiyor. Gözünün aralığında bütün bir kainatı seyrettirmesi bile tek başına bir hediye değil mi? Hala nefes alıp verebiliyorsan, hala yiyecek birkaç lokman, içecek birkaç yudum suyun varsa bu bile başlı başına bir armağandır. Peki ama kendisine onca hediye veren cömert bir ev sahibine nankörlük etmek, hediyeleri kendinin kazanarak elde ettiğini iddia etmek nankörlük ve kusurdan başka ne ile ifade edilebilir?



Senai Demirci & Yusuf Özkan Özburun

Tanrı Sana Küsmedi, s:16-17

Hiç yorum yok: